Prof.Muhammet Özekes


VATANA VARLIKLARINI VERENLER VE VATANIN VARLIKLARINI YİYENLER

VATANA VARLIKLARINI VERENLER VE VATANIN VARLIKLARINI YİYENLER


(Erzurumlu Nafiz Bey ve Toplumu Sömüren Haramzâdeler)

Bir ülkeyi, bir toprağı vatan yapan ya da vatan olmaktan çıkartan şey, sadece dökülen kan ve verilen can değildir; biraz da o ülke için ne verdiğin ne aldığındır. Vererek büyütüyor musun, alarak tüketiyor musun? Ne veriyorsan… Emek, bilgi, para, mal, huzur? Ne alıyorsan veya çalıyorsan… Toplumun emeğini, bilgisini, birikimini, tarihini, parasını, malını, huzurunu, geleceğini vs. vs… Veriyorsan vatan olur, alıyorsan sömürdüğün, asalak olarak yaşadığın yer… Örnek mi? Dünkü Nafiz Bey, bugünün haramzâdeleri, toplumu sömürenleri, yetim hakkı yiyenleri. Dün vatana varını yoğunu verenler, onlar bu toprağı vatan olarak görmüş, vatan yapmışlardı, diğerleri devletin malı deniz… Peki farkedilmeyen, bilinmeyen, görülmeyen ne? Erzurumlu Nafiz Bey’in, Kurtuluş Savaşı Sırasında Atatürk’e “PAŞAM, MEMLEKET KURTULURSA HEPİMİZ KURTULACAĞIZ. FAKAT ALLAH GÖSTERMESİN BİR FELAKET OLUR MEMLEKETİ KAYBEDERSEK BENİM SERVETİMİN NE DEĞERİ KALIR. O BAKIMDAN EMRİNİZE BIRAKIYORUM BÜTÜN SERVETİMİ.” sözünü anlamayan, kavramayanların, yediklerinin, haketmeden aldıklarının aslında geleceğimiz olduğu.

Erzurumlu Nafiz Bey, Kurtuluş Savaşı’nın o yok, o zor günlerinde, önce iki sonra iki tane daha parası vererek orduya dört uçak almış, o günün şartlarında düşman eline geçmesin diye badirelerle Ankara’ya ulaştırmıştır. İlk iki uçak geldiğinde temin edilen uçakların orduya bağışlandığına dair 30 Ocak 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşaya bir telgraf çeker. Telgrafta; “Büyük Millet Meclisi Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine.. İstanbul’dan satın aldığım ve buraya getirmeye muvaffak olduğum tayyare, uçarak bugün geldi. Orduya namıma teberrü ediyorum. Kabulunü istirham ile düşman üzerine ilk bombayı atacak zata 200 lira nakti mükafat takdim edeceğim. Milletimizin geleceğinin selamete kavuşmasını ve muvaffak olmasını Cenab-ı Hak’tan temenni eder hürmetle ellerinizden öperim. Erzurumlu Nafiz” diye yazar. Mustafa Kemal Paşa, Nafiz Bey‟in bu davranışı karşısında yapmış olduğu hizmeti Büyük Millet Meclisi’nde dile getirmiş ve kendisine, “Hamiyeti vataniyeniz şayanı şükrandır.” cevabını vermiştir. İsmet Bey de, “İnşallah eseri hamiyetiniz büyük muvaffakiyetlerin kazanılmasına vasıtayı tecelli olacaktır.” cevabı ile teşekkür etmiş ve tebriklerini iletmiştir.

Erzurumlu Nafiz Bey yalnız uçak almakla kalmamıştır. İstanbul’da mevcut olan bütün varlığını satmış ve Ankara’ya gelmiştir. Ankara’ya gelince varlığını buradaki Osmanlı Bankasına yatırmış ve hesabına bir de talimat vermiştir. Bu paradan Gazi Paşa dilediği kadar çekebilir ifadesi yer almaktadır. Konu Gazi Mustafa Kemal’e intikal ettiği zaman oldukça duygulanır ve kendisi ile görüşüp, “Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydun?” diye sorar. Erzurumlu Nafiz’in cevabı da oldukça manidar ve günü özetlemektedir. “Paşam, memleket kurtulursa hepimiz kurtulacağız. Fakat Allah göstermesin bir felaket olur memleketi kaybedersek benim servetimin ne değeri kalır. O bakımdan emrinize bırakıyorum bütün servetimi. Ne zaman, ne miktarda istenirse Milli Mücadelemizde kullanılabilir.” cevabını vermiştir. Nafiz Bey bununla yetinmez, Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın kullandığı arabanın ihtiyacı karşılamadığını ve daha iyi bir arabaya ihtiyacı olduğuna inanmaktadır. Şahsi serveti ile dönemin önemli otomobilleri arasında yer alan Linkoln marka bir aracı almış ve armağan etmek istemiştir. Ancak Mustafa Kemal bu durumdan rahatsız olarak; “Buna gerek yok, bizim arabamız var” diye kabul etmek istemez. Bunun üzerine Nafiz Bey, “Biz esasen bu arabaya binecek seviyede değiliz, bu ancak size layık bir arabadır. Lütfen kabul edin.” cevabını verir. Mustafa Kemal, Nafiz Bey’in ısrarı karşısında; “Peki o halde köşkteki arabalardan birini size vermek suretiyle, ancak değiştirmek suretiyle alalım” der ve kabul eder. (Kaynak: Dr. Osman Yalçın, Türkish Studies, International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011, bilgiler alınmıştır)

Evet verenler, her şeylerini verenler, verirken tereddüt etmeyenler, verdiğini gönül rahatlığıyla verenler, verdiğinin gerçek bir amaç ve vatan için kullanılacağını, bu toprağı vatan yapacağını bilenler. Ve alanlar, sömürenler, hakettiğinden fazlasını alanlar. Ama alırken memleket batarsa, aldıklarının bir değeri kalmayacağını idrak edemeyenler. Veya bu toprağa bizim gibi bakmayıp, bu haramı başka yerde de yerim diyenler… Nafiz beyler bir yanda, haramzâdeler diğer yanda… Vatan yahut…