Fati Kozanoğlu


Nevruz der ki ben nazlıyım

Nevruz der ki ben nazlıyım


Nevruz der ki ben nazlıyım, sarp kayalarda gizliyim... Ne de güzel seslendirir Yeşim Dağlı bu Türküyü. Yazar tüm çiçekleri kendince sayar sonunda da "Benden âlâ çiçek var mı?" der. Peki bu Nevruz nedir? Neden bazı bölgelerde bayram havasında kutlanırken bazı bölgelerde siyasi ideoloji ile şekillenip bir isyan etme, baş kaldırı simgesi olur? Her şeyin bir sebebi vardır elbette. Nevruz kelime kökeni itibariyle Farsçadır. Iran´ın neredeyse resmi bayramıdır. Zerdüştlük ve bir takım siyasi gelişmeler nedeniyle İran´da bir ay önceden başlar hazırlıklar. Mezarlıklar ziyaret edilir. Çeşitli yemekler yapılır. Bayramlaşılır. 

Ilk olarak Firdevsi´nin Şehnamesi´de duyarız Nevruz kelimesini. 11. yy.la tekabül eder. Yeni Gün demektir. Gece ile gündüzün eşitlenmesi. Baharın müjdecisi.  Ölü yerin canlanması.

Adriyatik´ten Çin denizine, Hindistan´dan Altaylara, Balkanlardan Ortadoğuya ve Kafkaslara Nevruz kutlamalarını her kültür ve medeniyetin kendine has yorumu ile görmek mümkündür. 

Islam dünyasında Nevruz´un  yeri ise apayrıdır. Islama ışık tutan fenerler elbetteki peygamberlerdir. Neredeyse Kuran-ı Kerim´de geçen tüm peygamberlerin hayatlarının dönüm noktası, baharı, nevruzu, 21 Mart´ı bu özel gün ile anlamlandırılır. En başta Hz. Adem ve Havva´nın cennetten kovulmalarından sonra affolunmaları, Hz. Nuh´un tufandan kurtuluşu, Hz. Musa´nın denizi yarıp geçmesi, Hz. Ibrahim´in ateşten kurtulması, Hz. Yunus´un balığın karnından çıkması gibi birçok islami motifi bulmak mümkündür. Bunların çoğu belki yakıştırmadır bilemeyiz ancak 21 Mart´ın coğrafik, sosyo-kültürel, tarihi önemini göz ardı edemeyiz. 

Türk dünyası tarafından bu çerçeveye bir bakalım; eski Çin kaynaklarında Nevruz´u Türklerin 3. yy. dan beri kutladıkları ve Hun Türklerinin 24 boyu toplayıp belli ritüellere dayanarak bazı etkinlikler yaptıkları yazılıdır. Daha sonraları İl Han´ın yenilgisi ve Ergenekon´a sığınması onun soyundan gelenlerin demir dağı eritip dağdan geniş ve dümdüz yeşil ovalara çıkışları bu güne denk gelir. 21 Mart gününü Ergenekon´dan çıkış, kurtuluş ve yeni bir gün olarak her yıl kutlarlar. 

Nevruz 3. yy.dan beri kutlanıyorsa Türkler tarafından neden 11. yy.dan beri kutlayan Farsilerin dilinde adlandırılıyor? Bunun sebebi aslında Türkler, Yeni Gün, Ergenekon şeklinde bu günü yâd ediyorlar. Islamiyet ile birlikte Türkler de Farsça söyleyişe alışıp Nevruz, Nooruz gibi bazı ses değişiklikleri olsa da bu şekilde kullanıyorlar. Dileyen Yeni Gün diyebilir. 

Bir diğer husus ise Farsi bir gelenek gibi görüp Zerdüştlük ile bağdaştırılması ki yukarıda asl´olanı yazdım. Zerdüştlükten çok Şamanizm ile ilgili motifler ateş, üstünden atlamak, dua ve bir çok ritüeller ile 41 çeşit baharat ve şekerin karıştırılıp ortaya Orta Asya´da sümölök Türkiye´de macun denen bir gıdanın çıkarılması örnek verilebilir. 

Kültürüne, töresine sahip çıkan nesiller olalım. Gelenekleri olmayan barbarlar gibi yozlaşmayalım. Ateşin üstünden atlasak ne olur Şaman olsak kötü ruh kovarız ancak. Herkesin Tüm Türk Dünyasının Turan Ellerin Nevruz Bayramı kutlu olsun.  Yazımı Ziya Gökalp´in Ergenekon Şiirinden bir dörtlük ile sonlandırıyorum. Esen kalın!

Yurt gidince yâd eline,

Ergenekon oldu yine!

Çıkmaz mı bir Börteçine?

Nurlanmaz mı çerağımız...