Fati Kozanoğlu


İslam, Türklük Ve Kadın


Bakara Suresi 223. Ayeti Kerimesinde Yüce Allah buyuruyor ki: "Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah´tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O´nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!" Islam inancı şüphesiz ki Hz. Muhammed (sav)´in yücelttiği bir dindir. Ondan önce Cahiliye Devrini düşününce insanın tüğlerini diken diken eden vahşetler bilhassa kadın ve kız çocuklarına yapılan muameleler akıllardan çıkmaz. Ve adı üstünde cehaletten gelir bu davranışlar. Sadece Arap kabilelerinde değil Batı´da da aynı durumlarla karşılaşmak mümkündür. Nikah anlayışı olmadığı gibi kendi karısını satmak da gayet meşrudur. Bunun yanında Hz. Meryem haricinde tüm kadınlar için kilise büyükleri de: ?Kadının bir şeytan olup erkekleri cehenneme sürüklediğini? iddia ediyorlardı. Ve kadınların cezalandırılması gerektiğini savunuyorlardı.

Türk dünyasına baktığımızda ise kadının yeri Han´ın yanıydı. Hanım kelimesi de bilindiği üzre Cengiz Han´ın karısını kurultayda şöyle tanımasından doğdu; ? ben hepinizin hanı Cengiz Han´ım. Bu da benim Han´ım Börte´dir ? dedi Cengiz Han. Öyleyse Islam inanci ile mi Türkler kadınlara düşman oldu. Hayır. Bunun temelini de söyleyeyim.

Türk Müslümanlığında Alauddin Semerkandi´nin imzasına tek başına itibar edilmemiş alışverişinde ve başka işlerinde kızının da imzasını görmek istemişler. Kendisi de cehaletin haram olduğunu söylemiştir. Türk-Islam bilgini Biruni ise doğru bilgiye ulaşmanın ibadet olduğunu söylemiş. Cahil ile cehenneme dahi yolculuk yapılmaması gerektigini söyleyen ise Ahmet Yesevi olmuştur. Imam Maturidi ise cahili yaşayan ölü olarak nitelendirmistir. Öyleyse kendimizi geliştirmezsek ne dinimiz ne dilimiz ne de ırkımız bizi cehaletten kurtarır. Başımıza gelen felaketleri cahillikle bahdaştırmak ise bu yüzyılda hatadır. Istesen de kulağını tıkayamazsın çevrende olup bitene.

 Neden bu yazımı yazdığıma ya da yazmaya karar verdiğime gelince, bir kaç ay evvel hayvanlara yapılan tecavüz ve vahşet gündemde dönüp duruyordu. Ne oldu? Hiç! Ondan evvel kuçücük kiz çocukları kaçırıldı, kaybodu, tecavüze uğradı, can verdi. Ne oldu? Unutuldu. Herkes hergün bir dizi film başına geçti. Konumuz şehitlere yas bile olmadı. Dolar yükseldi. Patates-soğan fiyatları arttı. Ekmek gramaji düştü yükseldi. Sonra ne oldu televizyon hazretlerinde yayınlanınca 50 saniye hatırlandı. Sonra unutuldu. Hayat ne garip değil mi? Kadın cinayetleri ise hep vardı. Ya namus ya kan davası ya da kıskançlıktı sebebi. Doğru çok hafif bahanelerdi bunlar. Hak etti değil mi? Iki gündür ise galiba bu sehirde yaşadığım için dikkatimi çekti biri sevgilisi tarafından 8 saatte parçalanıp yakılan cesetti diğeri ise kayıp bir kadın ceseti. Ne kolay değil mi? Bunu da unutacağız ya yarın yine de söyleyim.

Kuran unutmayın diyor. Hatırlayın, işitin diyor. Helak olan kavimleri unutmayın diyor. Ders alın. Sizden uzak degil diyor. Ne Pompei ne Lut Kavmi ne Cumartesi Halkı ne Semud ve Ad kavimleri. Neden helak oldular? Nuh Tufanı niye oldu? Depremler, doğal afetler belki günahımızı azaltır mıydı? Bunlarda da düşünenler için ibret vardır. Peki bizim sonumuz. Bu felaketler bizi bulunca mı yoksa ders alınca mı? Başımıza gelinceye kadar susacağız yine galiba. Ocağı yanan yandı nasıl olsa. Kimleştik peki biz? Batı? Doğu? Zaten bi kendimiz olamadık değil mi? Düşünün bakalım. Düşüne durun. Esen kalın!